Cinsiyet değiştirme, insanlık tarihi kadar eski ve antik çağlardan beri bilinen bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Klinik tanımlanması 1894 yılında yapılmış bu kavram, yirminci yüzyılın başlarına kadar transvestizm kavramıyla ayrım yapılmadan ele alınmış, sonrasında cinsiyet değişimine dair tıbbi olanakların artmasıyla birlikte özellikle araştırma konusu haline gelmiştir. Yaşamın en temel öğelerinden biri olan cinsiyet kimliğiyle ilgili olarak ortaya çıkan cinsiyet değişikliği kavramı, hala ilgili araştırmaların yapıldığı bir durumdur.
Cinsiyet değişikliğini ele almadan önce; cinsiyet kimliği kavramını ayrıntılı bir şekilde ele almamız, kadından erkeğe cinsiyet değişikliği durumlarını kavramamız açısından oldukça faydalı olacaktır.
İçindekiler
Cinsel His
Bir kişinin cinsiyeti, doğumla birlikte belirlenerek, o andan itibaren toplumsal ve yasal bir gerçeklik halini almaktadır. Ancak bazı kişiler, doğumla belirlenen bu cinsiyet kimliklerinden farklı nitelikte unsurlar taşıyabilmektedir. Bu kişiler bedensel ya da içkin algılar doğrultusunda, doğumla belirlenen cinsel kimliklere uyum sağlayamamakta ve cinsiyet değişikliği gerçekleştirebilmektedir.
Cinsiyet kimliği kavramını anlayabilmemiz için öncelikle, ‘cinsiyet’ ve ‘toplumsal cinsiyet’ kavramlarını birbirinden ayırmamız gerekmektedir.
Cinsiyet kavramı, temel olarak kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklara dayalı olarak ortaya koyulmaktadır. Toplumsal cinsiyet adı verilen unsur ise, biyolojik unsurlara ek olarak cinsiyetler arası farklılıkların toplumsal yönünü de kapsamaktadır. Cinsiyet kimliği, her insanın toplumsal cinsiyete ilişkin derinden hissettiği içsel ve bireysel deneyime işaret etmektedir ve bu durumda doğumla atanan cinsiyetle uyuşma ya da uyuşmama gerçekleşebilmektedir. Doğumla birlikte atanan cinsiyeti, toplumsal cinsiyet unsurları üzerinden uyumla karşılayan bireylerde, eril ya da dişil cinsiyet kimlikleri ortaya çıkmaktadır. Ancak trans bireyler, atanan cinsiyet rollerine uyum geliştirmeyerek, içsel olarak sahip oldukları cinsel kimlikleriyle uyuşacak şekilde değişim yaşamaya yönelebilmekte ve cinsiyet değişikliği gerçekleştirebilmektedir. Bedensel görünüş ya da işlevler, genellikle tıbbi müdahale ve ameliyat gibi yollarla değiştirilmekte, cinsiyet değişikliğiyle cinsel kimlik uyumu sağlanmaktadır.
Cinsiyet kimliği, çoğunlukla ‘cinsel yönelim’ kavramıyla sınıflandırılmakta ve tanımlanmaktadır. Belirtmek gerekmektedir ki, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim birbirinden ayrı kavramlar olarak ele alınmalıdır. Cinsel yönelim; bir insanın başka bir cinsiyetten (heteroseksüellik), aynı cinsiyetten (eşcinsellik) ya da birden fazla cinsiyetten (biseksüellik) bireylere yönelik cinsel çekim duyması ve cinsel içerikli ilişkiler kurabilmesidir. Bu bakımdan cinsiyet kimliği, tanımlanan cinsiyet rolünden farklılık gösteren kişilerin içsel olarak sahip oldukları cinsiyeti tanımlamak için de kullanılmalıdır. Belirlenen cinsiyet rolüyle uyum göstermemeleri ya da toplumsal olarak bu cinsiyet tanımlarına uyumlu olmamaları, aslında içsel olarak sahip oldukları kimliğin, yani kendilerini tanımladıkları kimliğin, cinsiyet kimliği olarak adlandırılmasını engellememelidir. Her insan, bedenen ve içsel olarak tanımladığı cinsiyeti ve bu tanımla topluma uyum sağlayabildiği cinsel kimliğiyle yaşayabilme hakkına sahiptir.
Kadından Erkeğe Cinsiyet Değişikliğinde Ameliyat Öncesi Süreç
Cinsiyet değiştirme uygulamaları öncesi kişinin, hem psikolojik hem de fiziksel olarak yapılacak işleme hazırlanması sürecidir.
Öncelikle kişiye, kendisine nasıl hitap edilmesini istediği sorulmalı ve kişinin kendisini tanımladığı cinsel kimliğe uyumlu şekilde yaklaşım gösterilmelidir. Kişinin tıbbi öyküsü alınarak, fiziksel muayenesi gerçekleştirilmelidir. Uygulanacak müdahaleyle ilgili titizlikle bilgi verilmeli ve onay alınmalıdır. Karaciğer ve diğer organ sistemleri üzerinde endokrin tedavisinin etkisini de içeren değerlendirmeler gerçekleştirilmelidir.
HIV ya da hepatit testleri rutin bir şekilde gerçekleştirilmeli, ameliyat kararı bu testlerin sonuçlarının pozitif olmasına bağlı olarak değil, hastanın genel sağlık durumu doğrultusunda değerlendirilerek gerçekleştirilmelidir.
Kadından Erkeğe Cinsiyet Değişikliği
Kadından erkeğe cinsiyet değişikliği, cinsel kimliğini erkek olarak tanımlayan kişilerde, sahip oldukları kadınsal vücut hatlarının erkeksi vücut hatlarına dönüştürülmesi uygulamasıdır. Bu bağlamda gerçekleştirilen işlemleri; subkütan mastektomi, histerektomi ve oforektomi, genital rekonstruksiyon olarak sıralayabilmekteyiz.
Subkütan Mastektomi
Kadından erkeğe cinsiyet değişikliği işleminde uygulanan subkütan mastektomi, düz bir göğüs elde etmekten çok, estetik açıdan daha erkeksi hatlara sahip ve sağlıklı duyuları olan bir görüntü elde edilmesi amacıyla gerçekleştirilen aşamalardır. Bu işlemle birlikte, meme dokusunun büyük bir kısmı, inflamatuar katmanı ve fazla cilt dokusu çıkarılmaktadır. Aynı doğrultuda meme ucu ve areoları, erkeksi boyutlara uygunsa aynı bırakılmakta, değilse rekonstrüksiyon ile yaniden şekillendirilmektedir.
Histerektomi ve Oforektomi
Bu işlem, uzun dönem testosteron kullanımı sonucu vücutta kanser oluşumuna sebep olabilecek bazı risk unsurları bulundurabildiği için, koruyucu olarak önerilmektedir. Ayrıca cinsiyet değiştirme sonrası, menstrüasyon kanamalarının önlenmesi açısından önemlidir.
Genital Rekonstruksiyon (Genital Yeniden Yapılandırma)
Kişide kadından erkeğe geçiş sürecinde, erkek genital organların oluşturulması için uygun koşulların sağlanması ve uygulanması işlemleridir. Bu işlem sırasında; vajina çıkarılmakta, üretra uzatılmakta, protez erektik araçla birlikte kullanılabilecek, cinsel birleşme için yeterli boyutta bir penis yapılmaktadır. Penisin yeniden yapılması işleminde, sıklıkla radyal önkol flepleri kullanılmakta ve yeni penisin hazırlanması sırasında penis içine erektil fonksiyon için erektil implant yerleştirilmektedir. Estetik açıdan da bütünlük oluşturması bakımından, labia major dokusu ile skrotum yapılabilmektedir. Skrotum kesesi oluşturulduktan sonra, testis protezleri de kullanılarak istenilen skrotum görünümüne ulaşılması hedeflenmektedir.
Diğer Cerrahi Girişimler
Stereotipik olarak feminen özelliklere sahip vücut görüntüsünün maskülen niteliklere dönüştürülmesi için plastik cerrahi girişimlere gerek duyulabilmektedir. Bu bakımdan fasiyal enjeksiyonlar yoluyla, özellikle çene ve kaş çıkıntılarında daha erkeksi bir görünüme ulaşım amaçlanmaktadır. Kadından erkeğe cinsiyet değişiklikleri ameliyatı sonrasında ise, hormon düzenleme tedavisi gerçekleştirilmektedir.